Mahmud Abbas, TBMM kürsüsünden duyurdu: Filistin liderliğiyle Gazze’ye gidecek
T24 Haber Merkezi
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, TBMM Genel Kurulu’nda “Filistin” konulu olağanüstü oturumda yaptığı konuşmada, Filistin liderliği ile birlikte Gazze’ye gideceğini duyurdu. Abbas, “Bütün gücümle bunu gerçekleştireceğim. Bunun bedeli hayatımız da olsa, benim hayatım, Gazze’deki bir çocuğun hayatından daha değerli değildir” dedi.
Abbas’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Kardeş Türk halkına teşekkür ediyorum”
“Sizlere Kudüs’ten geliyorum. Sizlere büyük acıyı yaşayan halkımın mesajıyla gelmiş bulunmaktayım. 1948’den bu yana büyük felaketi yaşamış halkımın mesajıyla geliyorum.
Sizleri, İsmail Heniyye’nin ve Filistin şehitlerinin ruhları için Fatiha okumaya davet ediyorum.
Sizleri, bu Meclis çatısı altında toplanan tüm milletvekillerini, halkımızın adil davasını sahiplendiğiniz için selamlıyorum.
Tüm vekilleri, halkımızın davasını savunduğu için selamlıyorum. Bu konu ilginizin odağında yer almaktadır. Filistin’e karşı işlenen savaş suçlarına ve soykırıma karşı Filistin’in yanında yer almaktasınız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’nin öncü rolünü takdirle karşılıyoruz. İğrenç suçları kınayan Türkiye’nin tüm partilerini kutluyorum. Samimi duyguları ile Filistin halkını destekleyen kardeş Türk halkına teşekkür ediyorum.
Türkiye’nin Lahey’deki davaya müdahil olmasını kutluyorum. Aynı şekilde İsrail ile ticareti durdurmasını kutluyorum. 10 milyar dolarlık ticareti Filistin halkına destek için durdurdu. Filistin davası Türkiye’de ana mesele haline gelmiştir, bu da Türk halkının ahlakının göstergesidir.
“Gazze Filistin devletinin ayrılmaz, asli bir parçasıdır”
Gazze’deki soykırımın amacı, vatan topraklarımızdan Filistin varlığını söküp atmak ve halkımızı tehcir ettirmektir. Aynı trajediyi tekrar ettirmek istiyorlar ama bu olmayacaktır. Ne kadar uğraşırsa uğraşsınlar bu gerçekleşmeyecek. Halkımız kutsal toprağına bağlıdır ve oradaki gaspçıları ve işgalcileri defedecektir.
40 bin Filistinli kadın, çocuk şehit edildi. 10 bin kayıp var. Buna rağmen bizler dik durmaya devam edeceğiz. Bu bağlamda Mısır ve Ürdün’ün tutumunu takdir ile karşılıyoruz. Bu tutumlar bizimle örtüşmekte. Tüm platformlarda da destekliyoruz. Geçmişte de söyledik, Gazze Filistin devletinin ayrılmaz, asli bir parçasıdır. Gazze’de bir başka devlet kurulamaz ve Gazze’siz bir Filistin devleti de olamaz. Halkımız kırılmayacak ve teslim olmayacaktır. Biz Gazze’nin tekrar imarını gerçekleştireceğiz. Şu an yüzde 70’inden fazlası yıkılsa da yapacağız. Ümmetin ve dünyanın özgür insanlarının desteği ile gelecekte başkenti doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletimizi inşa edeceğiz. Bunu ne pahasına olursa olsun, ne kadar zaman alırsa alsın yapacağız. Katiller ve savaş suçluları, işledikleri suçlarından dolayı kurtulamayacak. Bu suçlar da böyle zaman aşımı ile düşmez. Bunlar şüphesiz hesaba çekilecek. Uluslararası kuruluşlarla iş birliği halinde devam edeceğiz. Başta Uluslararası Adalet Divanı, Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi. Bunun yanında BMGK ile de çalışmaya devam edeceğiz.
Halkımız, destansı direnişi ile haklarını savunmakla kalmıyor; bölgeye egemen olmak isteyen yayılmacı ve aç gözlü Siyonist harekete karşı Arapları savunmak adına ön saflarda yer almakta. Onlara müsaade etmeyeceğiz.
“Filistin’in bir zerresini gözden çıkaran, ne bizden ne de sizdendir”
Kudüs, hepimiz çok iyi biliyoruz ki, sizlerin de kalbinde özel yere sahip. Bu konuda ödün vermemiz söz konusu değil. Kudüs’ün Türk halkının kalbindeki konumunu biliyoruz. Kudüs ilk kıblemiz.
Filistin’in bir zerresini gözden çıkaran, ne bizden ne de sizdendir. Burası bizlere dinin ve tarihin emanetidir.
Bugünlerde orada ve şurada ‘savaş sonrası’ diye bir şeyden bahsediyorlar. Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ün tamamı, tek bir yönetim tarafından idare edilen coğrafi bir bütündür. Ve tek bir meşru hükümetin yönettiği Filistin topraklarıdır. Ve bu gerçekleşmezse hiçbir şekilde istikrar, sükunet olmaz. Ya bize hakkımızı verirsiniz ya da sizler özgürsünüz. Eğer bu yapılmazsa, bu şiddet sarmalı devam edecektir. Barış ve güvenliğe giden yol, Filistin’le başlar ve Filistin’le biter.
“İnsanlık ırkçı ayrımcılığa karşı dik duruş gösteriyor”
İsrail’in barbarca saldırısına karşı mücadelemiz, tüm dünya kıtalarında adaletsizliğe karşı duran insanları da harekete geçirmiştir. Ve insanlar, yüksek sesle İsrail’i ve yıkım güçlerini, orada işledikleri soykırımı, ırkçı suçları da kınamaktadırlar.
Bugün Amerika’daki Yahudiler’in yaklaşık yüzde 40’ı İsrail’i suçlu görmektedir. İnsanlık ırkçı ayrımcılığa karşı dik duruş gösteriyor. İsrail’in yapmakta olduğu işkencelere ve orada işledikleri aç bırakma politikalarına karşı uluslararası kuruluşlar sessiz kalamazlar. Ve burada herkesin bizimle birlikte hareket ederek, bu ihlallerin bir an önce durdurulması için reaksiyon göstermesi gerekir. Ve bütün tutsaklar serbest bırakılmalıdır. Şu anda 10 bin Filistinli tutsak durumdadır.
“Zafere ulaşmanın en güçlü yolu ulusal birliktir”
Bizler ülkemizin birliği için samimi şekilde çalışmaya devam edeceğiz. Kendi aramızdaki görüşmeler devam ediyor. Uzlaşıyı ne kadar hızlı tesis edersek zafere de o kadar hızlı ulaşırız. Zafere ulaşmanın en güçlü yolu ulusal birliktir. Dostlarımıza teşekkür etmek istiyoruz, bu erdemli sonuca ulaşmak için. Bizler ulusal uzlaşıyı gerçekleştirmedikçe kafamızın rahat etmesi mümkün değil.
Türkiye, hastanelerinde Filistinlileri kabul etti. Her alanda varlık göstererek, Filistin’in hakkını savundular. Dezenformasyona karşı durdular. Özellikle Netanyahu’nun kongredeki yalanı, ne ilk olacak ne son olacak. Vicdan sahibi tüm dostlarıma teşekkür ediyorum tekrar. İsrail’in yalanlarına aklı başında olan kimse inanmaz. BM’nin ilgili kuruluşları, son olarak İsrail’i suçlu bulmuştur ve şimdiye kadar 150 binden fazla şehidin verildiği bu saldırılardan dolayı İsrail’i suçlu bulmuş ve acilen durması gerektiğini ifade etmiştir.
“Amerika bir felakettir ve Amerika felaketi devam ediyor”
Filistin halkı tamamıyla evsiz, yurtsuz bırakılmıştır. Buna rağmen ABD, tam 3 kez veto hakkını kullanmıştır. Yani, İsrail’in düşmanca saldırılarına tüm dünyanın dur dediği zamanda ABD rahatça Güvenlik Konseyi’nde gelip veto hakkını kullanıyor. Karşılığında 14 ülke savaş dursun diyor. Maalesef Amerika bir felakettir ve Amerika felaketi devam ediyor.
İsrail Gazze şeridini Filistin Kurtuluş Örgütü’nden uzaklaştırmaya çalışıyor. Kudüs-ü Şerif Filistin’in ebedi başkentidir. Filistin halkının tüm kesimleriyle İsrail’in işgalinin bir karış toprakta dahi Gazze’de, Batı Şeria’da ya da Kudüs’te varlık göstermesini kabul edemez. Bizim önceliğimiz bugün İsrail saldırganlığının hangi yöntemle olursa olsun durdurulması, bedeli ne olursa olsun bunun gerçekleştirilmesi ve işgalin topraklarımızdan uzaklaştırılması. Ve yine 1948 ve 1967’de olduğu gibi Filistinlilerin zorla topraklarından edilmesine karşıyız. Yahudi yerleşimci ve işgal güçlerinin de artık faaliyetlerinin durdurulması gerekmektedir.
80 tane karar var şimdiye kadar alınan ama ABD’nin tutumundan dolayı 1 tanesi bile uygulanamadı. Askeri yöntemler sonuç getirmeyecektir. Filistin’in meşru hakkına dayalı yöntemler barışı getirebilir. İsrail’in sadece kısmi çözümlere yönelmesi de doğru değildir.
“Gazze’ye gitme kararı aldım”
Gazze tümüyle bizimdir. Batı Şeria ve Kudüs de bizimdir. Biz hiçbir şekilde topraklarımızı bir karış dahi olsa parçalayan hiçbir çözüme eyvallah demiyoruz. Bundan dolayı burada sizlerin huzurunuzda bir şeyi duyurmak istiyorum; önümüzde bir çözüm kalmadı. Ben, Filistin liderliğindeki kardeşlerimle Gazze’ye gitme kararı aldım, bunu yapacağım. Bütün gücümle bunu gerçekleştireceğim. Bunun bedeli hayatımız da olsa benim hayatım, Gazze’deki bir çocuğun hayatından daha değerli değildir. Bizler İslam’ın hükmünü uyguluyoruz: Ya zafer ya şehadet.
“Kudüs’e de gideceğim”
Burada, bu makamda uluslararası bir platformda konuşuyorum. Bütün Arap ve İslam liderlerini, BM yetkililerini bu insani görevi birlikte yerine getirmeye çağırıyorum. Düşmanlığı bitirmek ve işgali ortadan kaldırmak için, amaç barış ise bunu yapalım diyoruz. Bizler Gazze’den sonra inşallah Kudüs-ü Şerif’e yöneleceğimizi söylemek istiyorum. Ebedi başkentimize de gideceğim.
“Bizler barışçıl halk direnişinden yanayız”
Bizler, gece gündüz Filistin devletinin daha fazla tanınması için çalışıyoruz. Şimdiye kadar 149 devlet Filistin’i tanıdı. Onlarda ise 50 devlet. Biz bunu devam ettireceğiz. En sonuncusu ise Karayip’ten 5 ülke ile 5 Avrupa ülkesi Filistin devletini tanıdı. En sonuncusu Ermenistan’dı. Bu tür tanımaların devam etmesi için çalışmaya devam edeceğiz. Amacımız BM nezdinde tam üyeliği elde etmek istiyoruz. Bakın Filistin gözlemci üye, Kırgızistan ise tam üye. 14 milyon nüfusa sahibiz biz. Kırgızistan’a baktığımız zaman tam üye. Saygımla birlikte bunları söylüyorum. 2012 yılında bizler gözlemci üye sıfatını Genel Kurul’da çıkarmayı başardık. O sırada bile ABD, bunu gerçekleştirmemek için elinden geleni yapmıştı ama başarısız olmuştu. Bizler 120’den fazla anlaşmaya taraf olmayı başardık. Diğerlerine de katılacağız, bu bizim hakkımız. Bizler barışçıl halk direnişinden yanayız. İşgal bitene kadar yolumuza devam edeceğiz.
“ABD’yi, Filistin’i tanımaya mecbur bırakana kadar devam edeceğiz”
Uluslararası Adalet Divanı’na gidebilmek için 2 yıl çalıştık ve Genel Kurul’un kararını elde edebildik. Bu karar ile İsrail’in Filisin halkının kendi kaderini tayin hakkını ihlal etmesi, işgal, ilhak, Kudüs’ün kimliğinin ve niteliğinin değiştirilmesi, ırkçılık ve İsrail’in diğer uygulamaları, saldırıları ve suçlarının hukuki hukuki sonuçları Adalet Divanı’na soruldu. Türkiye de Güney Afrika ile birlikte Uluslararası Adalet Divanı’na giderek bu kararların çıkmasına katkı vermiştir. 15 yargıçlı bir mahkeme. Bu mahkeme İsrail’den 8 maddelik tavsiyeyi yerine getirmesini istemiştir.
Farklı platformlarda çalışmaya devam etmeliyiz. Artık dünya yavaş yavaş adaletin, hakkın, zulmün ne anlama geldiğini anlıyor. Avrupa ülkeleri Filistin devletini tanıyorlar. İnşallah bizler ABD’yi, Filistin’i tanımaya mecbur bırakana kadar devam edeceğiz.
“Yaşasın Filistin-Türkiye kardeşliği”
Mücadeleci, sabırlı ve direnen filistin halkı adına şunu söylemek istiyorum; bağımsızlık ve özgürlüğümüzü er ya da geç gerçekleştireceğiz, buna kavuşacağız. Ne olursa olsun işgal sona erecektir, Filistin özgür ve ebedi kalacaktır. Şan ve ebediyet masum şehitlerimizindir. Yaralılarımıza şifa, cesur tutsaklarımıza özgürlük. Hep birlikte hürriyete, büyük Kudüs’e doğru. Yaşasın Filistin-Türkiye kardeşliği. Teşekkürler Türkiye, teşekkürler kardeş halk, teşekkürler sayın cumhurbaşkanı. Sayın Erdoğan, Filistin halkına ve haklı davasına destek verdiğiniz için sizlere teşekkür ediyorum. Allah’ın selamı üzerinize olsun.